27 Eylül 2015 Pazar

AH BİR ZENGİN OLSAM... 28/09/2015



Bursaspor-Eskişehirspor (var) - 1.78
Kayserispor-Başakşehir (var) - 2.00
Kasımpaşa-Rize (var) - 1.95

Toplam oran:6.94

DERBİDEN KALINTLAR


Caner ve Kjaer dışında Bursa maçındaki dizilişiyle sahaya çıkan Fenerbahçe , golü yiyene kadar oyunun tek hakimiydi diyebiliriz. Mehmet Topal'ın, Ersun Yanal döneminde olduğu gibi en iyi yaptığı iş olan çapa görevini üstlenmesi, Bruno ve Kjaer ikilisinin ortasına geçerek savunmayı üçlemesi ve bunun sonucunda Caner ile Şener'in orta sahaya yaklaşmaları, Ozan ve Meireles'in ise pas oyununa olan yatkınlıkları ve takım savunmasına yardımcı olmaları sonucu topun Fenerbahçe'de kalmasına neden oldu.Markovic'in atmış olduğu insanlık dışı depar sonucunda Fernandao ile gole çok yaklaşan sarı lacivertliler öne geçme fırsatından yararlanamadı.

Oyun içerisindeki tablo Fenerbahçe için bu kadar pozitifken 20.dakikada duran top sonucunda Kjaer'in kendi kalesine attığı gol sonucunda ( bu arada Ersan bu posizyonda ofsaytta) ibre bir anda siyah beyazlıların lehine döndü.4 dakika sonra yine bir duran top sonucunda Fenerbahçe savunmasının rezalet ötesi kademe anlayışından dolayı Mario Gomez'in arka direkte kendini unutturup yaptığı kafa vuruşu ile farkı ikiye çıkaran Beşiktaş kısa da olsa taraftarına adeta bayram havası yaşattı.

Fakat Beşiktaş taraftarının rüyası kısa sürdü ve yine bir duran top sonrası Tosic'in kendi kalesine attığı gol sonrasında Fenerbahçe rakibine ''durun daha maç bitmedi''mesajını verdi.Gerçekten de öyle oldu.Dakikalar 65'i gösterdiğinde Fernandao'nun yerine oyuna giren van Persie, Volkan'nın mükemmel asistini usta işi bir vuruşla gole çevirdi ve skoru dengeledi.(Topun tamamı çizgiyi geçmediği için gol nizami)

Daha sonra oyunu tekrar kontolü altına almaya çalışan Fenerbahçe'nin, Persie ve Volkan ile galibiyet golü için yüklendiği dakikalarda, Gökhan Töre'nin soldan getirdiği topu al da at dercesine vermesi sonucu ,Mario Gomez en iyi bildiği işi yaptı ve topu ağlara göndererek takımına üç puan kazandırdı.
Kadro tercihleri konusunda iki hocayı da eleştirebileceğimiz çok fazla şey yok.Ben Fernandao yerine Van Persie hamlesi bekliyordum ama hoca, Hollanda'lıyı bu maçta da yedek soyundurarak ''burada patron benim'' mesajını verdi.Quaresma'nın kulübede başlayıp kulübede bitirimesi  ise son derece yerinde bir tercihti Şenol Hoca adına.

Savunması zayıf olan Caner, etkili olan bindirmelerini de beceremeyince son derece vasat bir görüntü çizdi. Hasan Ali oynasaydı skor çok daha farklı olabilirdi.

Şener rezalet durumda yenilen ikinci golde ters kademeye giremedi, üçüncü golde ise Gökhan'ı göz göre göre kaçırdı.Gökhan Gönül'ün acilen iyileşip formayı geri alması gerek.Hem de bu süre zarfında Şener de dinlenip toparlanma fırsatı yakalar. Ayrıca kendisine tavsiyem eve gidip internetten Gary Neville videoları izleyip, ''Kademe nedir ve nasıl yapılır?'' konusunda bilgi sahibi olmasıdır.
Meireles, Fenerbahçe adına en beğendiğim futbolcuydu.Modern futbola uygun olan oyun zekası ve saha görüşü ile özellikle takım savunması için çok kritik bir role sahipti ve bu rolün hakkından fazlasıyla geldi.

Ozan Tufan ... Kumaşı çok sağlam, yaşı genç, kendisi gelecek için çok fazla umut veriyor. Ama topu ayağından çabuk çıkarmayı öğrenmeli ve pas tercihlerini daha doğru kullanmalıdır.Her şeye rağmen şu an  ilk 11 için en ideal üçlüden biridir benim gözümde.

Mehmet Topal yine bildiğimiz Mehmet Topal. Savunma özellikleri üst düzeyde, her zaman belirli bir seviyenin üzerinde fakat topu ayağında çok çok fazla tutuyor.Eveleyip gevelemeden pas veremediği için ne yazık ki Joseph de Souza tarafından kulübeye gönderilecektir.Çünkü Joseph kendisinden daha kaliteli bir topçu ve ikisinin benzer tarza sahip olmalarından dolayı birinin yedek kalması gerekmektedir.

Bruno Alves'e gelirsek, sanırım kendisi için çok fazla cümleye gerek yok. Berbat bir stoperdir.Sürekli saçma sapan  hava toplarına çıkıp faul yapmaktan başka hiç bir işe yaramıyor.Skandal ötesi kademe hataları ve biliçsizce gönderdiği uzun paslar ile takımın kalbine hançer saplamak konusunda kusursuza yakın.Yedeğe çekilmeli ve çok absürd bir durum olmadığı sürece forma yüzü görmemelidir bir daha.

Fernandao ise beni hayal kırıklığına uğratmak için ant içmiş sanırım.Çok mücadele ediyor, çok çabalıyor, hava toplarının tamamını alıyor ama bir türlü tabela yapamıyor.Bunun sonucunda da özgüven kaybı yaşadığı çok aşikar.Aksi takdirde benim tanıdığım Fernandao bugün girdiği üç posizyonun en az ikisini gole çevirirdi.Celtic maçında yüksek ihtimal yedek kalacak. Her şeye rağmen benim gözümde bu takımın bir numaralı golcüsüdür.Lig boyunca atacağı gollerle takıma çok büyük fayda sağlayacağı inancındayım.

Nani'ye gelirsek, o da beni aşırı derecede hayal kırıklığına uğrattı.Olumlu herhangi bir haraketini göremedim maç boyunca.Mağlubiyetin mimarlarındandı.Bu takımın süper starı Nani ve bence kendisi de bunun farkında.Bu yüzden bu tarz maçlarda sazı eline alıp daha fazla şeyler yapması gerekiyor.

Van Persie için de çok fazla konuşmaya gerek yok sanırım.Premier lig de iki sezon üst üste gol kralı olmuş, Manchester United'da yedek kalmayı sorun edip Fenerbahçe'ye gelmeyi kabul etmiş bir Dünya starını  yedek oturtamazsın .Hele hele Fernandao  gibi daha önce adını dahi duymadığı bir adamın yedeği olmayı asla ve asla sindiremez.Çünkü kendisi hem ligin hem de Fenerbahçe'nin üzerinde bir isim.Bugün de oyuna girdi ve bulduğu ilk fırsatta affetmedi.
100.yıldan beri Fenerbahçe forması almıyorum ve almayı da düşünmüyordum.Ta ki o  gelene kadar. Lazar Markovic... Geçen sezon Liverpool için geçen berbat sezonun ardından, Premier lig çaylaklığını da üzerinden atan Markovic'in Lfc için ilk 11'in değişilmezlerinden biri olacağını düşünürken, kendisini bir anda çubuklu ile görmek beni fazlasıyla etkiledi.Harika bir dribling yeteneğinin olmasını , adam eksiltmelerini ve tekniğinin iyi olmasını geçtim, sırf Sırp ve 94 doğumlu olması bile benim için formasını almak için başlı başına bir neden. Allah onu başımızdan eksik etmesin.Acilen iyileşip sahalara dönene kadar aklım hep onda kalacak, alınan galibiyetlerde bir şeyler hep eksik kalacak benim için.

Volkan Şen... Markovic'in yokluğunda başarılı bir performans ortaya koyacağına inanıyorum.Hatta inanıyorum değil eminim.Her ne kadar Ersan'ın hatası olsa da ikinci golde yaptığı muazzam işler ile ne kadar kaliteli bir futbolcu olduğunu tekrardan ispatladı.Birazcık daha çalım tercihlerine dikkat eder, basit oynamayı öğrenirse bambaşka bir seviyeye ulaşabilir.

Maç için genel bir özet geçecek olursak eğer, 20.dakikadan sonra oyun kontrolden çıktı ve buram buram kalitesizlik aktı.Rezil ötesi bir performans gösteren Halis Özkahya'da bu oyuna eşlik ederek Türk Futbol'unun aslında ne olduğunu açık açık görmemize vesile oldu. Atılan 5 golde de bariz savunma hataları mevcut.Kalecilere pek de bir iş düşmedi.Güzel bir şutu geçtim kalecilerin kurtardığı bir tane bile şut hatırlamıyorum.Oyun yine sık sık durdu. 2015 yılında oyuncu sakatlanıyor diyen maçın durdurulması tam anlamıyla kepazeliktir.Yan hakem faciaydı.İlk golde Ersan'ın ofsatta olduğunu göremedi, skor 3-2 iken Van Persie'nin savunma arkasına sarktığı posizyonda ofsaytla uzaktan yakından alakası olmamasına rağmen bayrağını kaldırdı. Orta hakem ise oyun 2-1 iken orta sahada yaptığı faul ile Dünya'nın neresinde olursa olsun bariz sarı kartla cezalandırılacak olan Ersan'a ikinci sarı kartı verip oyundan atamadı. Daha sonra ise Volkan'a yaptığı faul sonucunda  maçı izleyen herkesin bu sefer kesin atacak demesine rağmen Ersan'a kart çıkar(a)mayarak skandala imza attı.

Sonuç olarak ligin henüz başı ve daha çok bu tarz derbiler oynanacak ve ben yine bir şeyler karalayacağım.Yeneriz, kaybederiz futbol bu edebiyatına girmek istemiyorum, tabi ki de her durumda, her şartta kazanmak isteriz ama bu şekilde kaybetmek ise çok çok can sıkıcı. ''Bu şekil'' den kastım sadece hakemler değil. Art niyetli hakemlerden çok daha büyük bir sorunu var takımların. ''Savunma hataları''  İstediğin kadar para saç, istediğin kadar yıldız al eğer savunmanda bu kadar profesyonellikten uzak bu kadar saçma sapan stoperler ve bekler olduğu sürece maç falan kazanamazsın.Bu seviyelerde futbol oynayan adamların böyle rezil hatalar yapmasına oldum olası dayanamıyorum.Ben hiç bir zaman Roberto Carlos fanı olmadım mesala.Benim için iyi bir bek Maldini'dir,Abidal'dir. Türk insanında bir algı var. Bir bek ne kadar ileri çıkıyorsa, ne kadar iyi orta açıyorsa veya ne kadar gol atıyorsa o kadar iyi bir bektir. Savunmadır, kademedir bunların hiç bir anlamı yok. Luciano denilen savruk bile yaptığı yüzlerce hataya rağmen attığı goller yüzünden en sevilen stoperlerden birisidir hala.Bu mentalite değişmediği sürece bu ülkede futbol hiç bir zaman gelişemeyecektir

23 Eylül 2015 Çarşamba

NOSTALJİ KUŞAĞI. (EURO 2000) UNUTULMAZ İSPANYA-YUGOSLAVYA MAÇI


90'ların futbol yıldızlarının kariyerlerinin zirvesinde olduğu, unutulmayacak bir çok maça sahne olan, gelmiş geçmiş en zevkli futbol turnuvalarından birisiydi Euro 2000. Fransa-İtalya maçı da dahil, tüm maçların içinde benim için en etkileyici olanı ise C grubunun son maçlarından biri olan İspanya ve Yugoslavya maçıydı. 

Son dakikaya girilirken skor tabelasında Yugoslavya'nın 3-2 lik üstünlüğü gözüküyordu.Bu sonuçlara göre Yugoslavya grubu birinci sırada tamamlayacaktı.Diğer maçta ise Norveç'e beraberlik yetiyor Slovenya'nın ise kazanması gerekiyordu.Fakat dakikalar 90 artı 4'ü gösterdiğinde penaltı kazanan İspanya, dönemin en iyi orta sahalarından biri olan Gaizka Mendieta ile beraberliği yakaladı, ardında ise 90 artı 6'da Alfonso ile galibiyete ulaştı.

Yugoslav taraftarlar adeta rüyadan uyandılar ve büyük bir yıkıma uğradılar.İspanya 6 puana ulaşıp çeyrek finali garantilerken Norveç'in Slovenya karşısındaki olası galibiyeti Yugoslavlar için şampiyonaya elveda demekti. Fakat diğer maçtan gelen haber tribünlerde adeta bayram havası yarattı. Norveç ve Slovenya'nın berabere kalması, Yugoslavya'nın  averaj ile Norveç'in üzerinde yer alması ve adını çeyrek finale yazdırması demekti.Az önce ağlayan Yugoslav taraftarlar ve futbolcularında bir anda İspanyollara katılıp zafer şarkıları söylemeye başlamasıyla Jan Breydel stadyumunda (Brugge) unutulmaz dakikalar yaşandı. Hala o sahneler aklıma geldikçe gözlerim dolar ve iyi ki varsın futbol derim. 

Her ne kadar maç sonrası görüntülere ulaşamasam da, efsane maçın golleri için ilgili videoyu izleyebilirsiniz.


22 Eylül 2015 Salı

AH BİR ZENGİN OLSAM... 23/09/2015




Bilbao-Real Madrid (ÜST) - 1.60
Juventus-Fresinone (1) - 1.25
Walsall-Chelsea (2) - 1.42
Tottenham-Arsenal (ÜST) - 1.73

Tempobet-Toplam Oran:5

UNKNOWN SCORING OBJECT


Sonradan dahil olduğu Wolfsburg maçında 9 dakika içerinsinde 5 gol atarak tarihe geçen tanımlanamayan bir varlığa şahit oldu tüm Dünya bu akşam.Tanımlanamayan varlık diyorum çünkü yaptığı bu işi anlatabilmek için gerekli olan sıfatlar henüz literatürde yer almamaktadır.İşte karşısınızda Polonya'lı süper star ''Robert Lewandowski'' ve golleri.İyi seyirler...


21 Eylül 2015 Pazartesi

AH BİR ZENGİN OLSAM... 22/09/2015


Bayern-Wolfsburg  (H1)-1.80
Atletico-Getafe  (H1)-1.70
Granada-Real Sociedad (ALT)-1.55
Espanyol-Valencia  (ALT)-1.73

Tempobet-Toplam oran :8.2

Not:Kupon Sözlük'ten alıntıdır.

19 Eylül 2015 Cumartesi

AH BİR ZENGİN OLSAM... 20/09/2015


''BU SEFER DE YATARSA BIRAKIYORUM!'' KUPONU

Napoli-Lazio (var) - (1.62)
Fenerbahçe-Bursaspor (1) - (1.64)
Dortmund-Leverkuzen (var) - (1.65)
Genoa-Juventus (2) - (1.89)

Tempobet-Toplam oran:8.25

UNDERRATED PRENS CHARLIE AUSTIN



1989 yılında İngiltere'nin Hungerford şehrinde Dünya'ya gelen Charlie'nin  inşaat işçiliğinden usta bir santraforluğa uzanan hikayesinden bahsetmek istiyorum sizlere yüzeysel olarak.( Çok da bir bilgiye sahip değilim zaten.)

1999 yılında Reading alt yapısında futbola başlayan küçük Charlie, fiziki olarak yeterli gelişimi gösterememesinden dolayı serbest bırakılır.Bulunduğu bölgenin yerel liglerinde futbol oynamaya devam eden Charlie için Poole Town kulübü dönüm noktası olur. Forma giydiği 42 maçta 48 gol atmayı beceren Charlie Austin çalışmalarının meyvesini toplamaya başlar ve  2009 yılında  League one'da mücadele eden Swindon Town'un yolunu tutar. Gollerine kaldığı yerden devam eder ve burada geçirmiş olduğu 1.5 sezon boyunca 31 gole imzasını atar.2011 yazında Burnley'e trasnfer olan gol makinesi, omzunun çıkmasından dolayı ilk sezonunu verimsiz geçirse de, ertesi sezon Jay Rodriguez ile iyi bir uyum yakalayarak 16 gole ulaşır.Jay Rodriguez'in Southampton'a gitmesinden sonra takımın tüm gol yükünü üzerine alan Austin, bu yükün altından kalkmasını bilir ve 2'si kupada olmak üzere toplam 25 golü filelere gönderir ve totalde 74 kez forma giydiği Burnley macerasını 41 gol ile sonlandırır.

Road to Premier League ...

1 Ağustos 2013 tarihinde kendisini üç yıllığına Queens Park Rangers'a bağlayan sözleşmeye imza atar.Bu forma ile ilk lig golünü lig kupsında Execer City'e karşı atan Austin,Ligdeki ilk golünü ise 1-0 QPR galibiyeti ile sona eren Birmingham City maçında atma becerisini gösterir. QPR'deki ilk sezonunda ligde 17 gol atmayı başaran Charlie Austin takımını Premier Lige taşır.

Dur durak bilmeden gollerine devam eden usta golcü Premier ligde de kendisini ispat eder ve 35 maçta 18 gole imza atarak gol krallığı sıralamasında Aguero, Kane ve Diego Costa'nın ardından 4. sırada yer alır.Ne yazık ki attığı bu goller takımını ligde tutmaya yetmez ve QPR Premier lig'de geçirdiği bir sezonun ardından Championship'e geri döner.Gerek takımının küme düşmesi, gerekse Harry Kane isimli başka bir İngiliz'in göstermiş olduğu insan ötesi performans kendisinin gölgede kalmasına neden olur.

Her şeye rağmen gösterdiği etkileyici performanstan dolayı QPR'nin kendisini tutmayı beceremeyeceğini düşünüyordum ama ilginçtir ki adı transfer piyasasında pek de anılmadı ve takımında kaldı.

Oyun stili ile tam bir ''Poacher'' abidesi olan usta golcü İnzaghi'yi andıran Charlie Austin , İnzaghi'ye nazaran ayaklarına daha hakim, yere daha sağlam basan  bir golcü. Bir santraforda aranan her özelliğe sahip, adeta bir son vuruş ustası. Ama ne hikmetse beklenen transferi gerçekleştiremedi. Bence kendisi , golcü arayışında olan Liverpool için tam da aranılan kandı ama kırmızılar benim gibi düşünmedi ve tercihlerini Benteke'den yana kullandılar.Bazı futbolcular vardır, kısıtlı yeteneklerine ve prosfesyonellikten uzak yaşam tarzlarına rağmen büyük takımlara kapağı atarlar ve yıllar boyunca o seviyede dolaşırlar. bkz:Mario Balotelli, bazıları ise Charlie Austin gibi ağızlarıyla kuş tutsalar dahi hakettikleri değeri bir türlü göremezler.bkz:Dİ Natale.

Yine de ben Championship'te gollerine devam eden Charlie Austin için o kadar da umutsuz değilim.26 yaşında ve futbolunun en olgun dönemini yaşıyor.Üst düzey performansını bu sezon da devam ettirirse eğer, Wolfsburg, Tottenham, Roma, Sevilla klasmanında bir takıma transfer gerçekleştirebileceğine gayet de inanıyorum.Aksi takdir de bu adamı Avrupa kupalarında ve İngiltere milli takımı ile şampiyonalarda izleyememek hem bizim hem de kendisi için çok büyük haksızlık olacaktır.Seni seviyoruz Charlie, Kendine iyi bak ve asla pes etme.

18 Eylül 2015 Cuma

AH BİR ZENGİN OLSAM... 19/09/2015

 

İDEAL KUPON

Real Madrid-Granada (1/1) - (1.30)
Chelsea-Arsenal (1/1) - (3.80)
Valencia-Real Betis (1) - (1.57)
Milan-Palermo (1) - (1.78)

Tempobet-Toplam oran:13.805

ALTERNATİF KUPON

Reims-Paris (2) - (1.46)
Chelsea-Arsenal (1) - (2.70)
Darmstadt(h1)-Bayern (2) - (1.50)
Trabzon-Galatasaray (1) - (2.75)

Tempobet-Toplam oran:14.875

KÖYLÜ KUPONU

Chelsea-Arsenal (1X) - (1.40)
Darmstadt-Bayern (2) - (1.20)
Swansea-Everton (1X) - (1.34)
Real Madrid-Granada (ÜST) - (1.20)

Tempobet-Toplam oran:2.80



ŞAMPİYONLAR LİGİNDE HAFTANIN 11'İ!


Şampiyonlar liginde ilk hafta,geçtiğimiz  Salı ve Çarşamba akşamında oynanan 16 maç ile geride kaldı. Uefa bu maçların ardından haftanın en iyi 11'ini açıkladı. Uefa ilk kez beni şaşırttı diyebilirim bu kadro ile. İtiraz edebileceğim herhangi bir futbolcuyu göremedim sahada.



16 Eylül 2015 Çarşamba

AH BİR ZENGİN OLSAM...16/09/2015




İDEAL KUPON

Roma-Barcelona (var) -(1.81)
Bayer Leverkuzen-Bate Borisov (1) -(1.42)
Dinamo Zagreb-Arsenal (ev sahibi gol atar) -(1.65)
Olympiacos-Bayern Münih (ev sahibi gol atar) -(1.80)
Chelsea-Maccabi (1) -(1.36)
Valencia-Zenit (deplasman gol atar) -(1.55)

Tempobet - Toplam oran: 16.10


UÇUK KUPON

Chelsea- Maccabi(h2)  (1) -(1.90)
Dinamo Zagreb-Arsenal (0/0) -(6.50)
Bayer Leverkuzen-Bate Borisov (2-3 gol) -(1.90)
Olympiacos-Bayern Münih (var) -(1.70)
Roma-Barcelona (var) -(1.50)
Valencia-Zenit (2-3 gol) -(1.75)

İddaa-Toplam oran: 104.71

15 Eylül 2015 Salı

GEÇMİŞ OLSUN LUKE SHAW!


Öncelikle kendisinden özür diliyorum.Son iki haftadır ''Luke Shaw'u boşuna eleştirmişim, (30 milyon euroluk neyi var bu adamın, klasik Southampton itelemesi, klasik Premier lig transfer piyasası diye düşünüyordum), adam gerçekten üst düzey bir sol bek.'' diyerek dolanıyordum etrafta.Her ettiğim muhabbette dönüp dolaşıp konuyu kendisine getiriyordum. Sanırım nazar değdirdim.Umarım en yakın zamanda sağlığına kavuşur ve rakip takımların sağ kanadını otobona çevirmeye devam eder.

FORM GEÇİCİ BÜYÜKLÜK KALICI.


Yaşı kemale ermiş yıldız eskisi futbolcular için kullanılan bir söz vardır futbol aleminde: ''Form geçici, klas kalıcıdır.''  Son derece doğru bir sözdür. Bu sözün doğruluğunu kanıtlayan en güncel örnek ise Antalyaspor'da çok şık gollere imza atan Samuel Eto'o'dur sanırım.

Neyse konumuz o değil.En azından tam olarak o değil. Ben bu sözde biraz revizyona gitmek istiyorum ve küçük bir değişiklik yapıyorum: ''Form geçici büyüklük kalıcıdır.''  Bu akşam oynanan Manchester City-Juventus maçından sonra bu düşüncem daha da sağlamlaştı.Maçı ve özetini izlemedim, Galatasaray maçını izlerken bir yandan da bahis sitelerinden maçın skorunu takip ettim.Maçtan önce City'i bariz favori görüyordum. City'nin sezona fırtına gibi bir başlangıç yapması, De Bruyne ve Otamendi takviyeleri...Öte yandan, geçen sezonki performansından çok uzak duran, 3-5-2'ye geri dönen Juventus. ( Bu maçta Allegri o hatayı yapmadı ve 4-4-2 ile çıktı sahaya ) Tüm bu faktörleri teraziye koyunca İngiliz ekibinin çok daha ağır bastığını ve maçı kazanacağını düşünmüştüm ama olmadı.Çünkü ''büyüklük''  kavramını teraziye eklemeyi unutmuştum ya da ihmal etmiştim.

14 Eylül 2015 Pazartesi

AH BİR ZENGİN OLSAM...15/09/2015


Real Madrid- Shakhtar(1) - (1.20)
PSG-Malmö(1) - (1.18)
Galatasaray-A.Madrid (2) - (1.81)
Benfica-Astana (1) - (1.27)
Sevilla-B.Mönchengladbach (1) - (1.69)
Manchester City-Juventus (1) - (1.85)

Tempobet-Toplam oran:10.34

Benfica-Astana (H1) - (1.45)
Galatasaray-A.Madrid (2) - (1.45)
Manchester City-Juventus (H1) - (2.65)
Real Madrid-Shakhtar (H1) - (1.40)
Wolfsburg-CSKA (var) - (1.40)
Sevilla-B.Mönchengladbach (var) - (1.45)


İddaa-Toplan oran:15.8

TEORİDE DESEN ZEHİR GİBİ PRATİK DERSEN SALLANMAKTA.

''Sürekli olarak golü düşünen, oyunu rakip sahaya yıkan, göze hoş gelen, kazanmak için durmadan saldıran bir takım oluşturacağız.'' Vitor Pereira'nın samandıraya ayak bastığı ilk günden beri söylemekten vazgeçmediği bu sözleri her duyduğumda,ister istemez aklıma Mfö'nün efsane şarkısı Ali Desidero geliyor.Takımda hırs var disiplin var fakat 8.resmi maçına çıkan Fenerbahçe hala beklenen oyunu sahaya yansıtamıyor.

Bu sorunun bir numaralı kaynağı ise Pereira'nın kafa karışıklığı. Futboldan az çok anlayan herkes yavaş yavaş şu gerçeği dile getirmeye başladı bile. ''Bu takım çift santrafor oynayamaz.'' Artık modern futbolda yeri olmayan 4-4-2'den ve Van Persie'yi 3'lü forvetin kanatlarında kullanmaktan acilen vazgeçmeli çünkü gidişat hiç iyi gözükmemekte.Rakipte her zaman bir Veysel Sarı bulunmayabilir o zaman afallayıverirsiniz.


Van Persie'yi kesmek yürek ister fakat Fernandao'nun Hollanda'lı arkadaşa nazaran daha faydalı olacağı ise apaçık ortada.Öncelikli olarak hocanın bu problemi çözüme kavuşturması lazım.Daha sonra ise hafiften kemik on bir belirlenmeli.Rötasyona kapılıp da başarılı olabilen hoca sayısı bir elin parmağını geçmez.

12 Eylül 2015 Cumartesi

AH BİR ZENGİN OLSAM... 13/09/2015


Dün verdiğim dört maçın ikisinin yatmasından dolayı büyük bir utanç yaşasam da ''durmak yok, yola devam'' diyorum ( varın siz düşünün artık ne kadar güvenilir bana ! ) ve yeni kuponumu gururla sizlere takdim ediyorum.Rast gele.


İnter-Milan (X) - 3.10                                                        
Sunderland-Tottenham (2) -1.75               
Beşiktaş-Başakşehir (ÜST)-1,60                
Kasımpaşa-Fenerbahçe (2) -1,65    
                                                           
İddaa-Toplam oran:14.32                     


İnter-Milan (X) - 3.30                                                        
Sunderland-Tottenham (2) -1.98               
Beşiktaş-Başakşehir (ÜST)-1,87                
Kasımpaşa-Fenerbahçe (2) -2.13

Tempobet-Toplam oran:26.026



ATTIKÇA ATASIM GELİYOR...


203 maç ve 230 gol. Real Madrid efsanesi Raul'un 55O maçta yaptığını 203 maçta yaptı.Hatta 2 gol fazlasıyla klüp tarihinin en fazla gol atan oyuncusu  ünvanını da eline geçirdi.Her ne kadar futbol severler tarafından zaman zaman yersiz eleştirilere uğrasa da, kendisi şimdiden tam bir futbol efsanesi.Çok klişe olacak ama tek şanssızlığı Messi ile aynı döneme denk gelmesidir.

Geçtiğimiz hafta Real Betis maçında bir türlü gol atamaması ve bunun sonucunda hem kendisini hem de takımı germesinden dolayı çok kızmıştım.''Yersiz hırsı yüzünden maçı sabote ediyor atsa da bir tane hepimiz rahatlasak''demiştim ama atamamıştı.Halbuki hırsına yersiz demek benim gibi klavye başında atıp tutan tiplere yakışır ancak onun da farkındaydım.Bugün Espanyol maçı başlama vuruşu öncesi klasik haline gelen abuk subuk ağız hareketlerini yaparken görünce kendisini, ''2 haftadır gözüne uyku girmemiştir bunun, bu maçta hattrick yapmadan bırakmaz'' dedim arkadaşıma. Bunu demek için futbol duayeni olmaya gerek yok sanırım , Ronaldo'yu özel kılan, ne kadar kızsak da bu seviyelere gelmesini sağlayan en önemli özelliği bitmek tükenmek bilmeyen hırsıdır çünkü.Nitekim kendisi beni ve benim gibi düşünenleri yanıltmadı ve 20.dakikada o işi başardı.Yetmedi eşantiyon niyetine 2 tane daha yapiştırdı.

30 yaşına gelen bu makine tahminen 7-8 yıl daha aktif futbol yaşantısına devam eder. Fizik olarak herhangi bir sorun yaşamaz ama hızı mutlaka düşecektir. 2-3 yıl daha bu gol sayılarında dolaşır daha sonraki yıllarda formu düşer ve yılda 20-25 gol ortalama ile devam eder. Futbol hayatının son döneminde ise Beckham vari bir transfer yaparak Amerika'ya doğru yol alır.

Bu saatten sonra ne yapar ne eder bilmem, bu dediklerim kağıt üzerinde de kalabilir ama yaptıklarıyla şimdiden gelmiş geçmiş en iyi 3 futbolcudan biri olmayı garantilemiştir benim gözümde. Allah ondan razı olsun. Allah yar ve yardımcısı olsun.Amen.

11 Eylül 2015 Cuma

AH BİR ZENGİN OLSAM...


Sevgili futbol ve iddaa severler, eğer '' bu hafta bahisten parayı vurucam oğlum! '' diyenlerdenseniz size güzel bir haberim var. O hafta bu haftadır . Elimden geldiğince sizlere yardımcı olmaya çalışacağım. RAST GELE! 

1.CYRSTAL PALACE-MANCHESTER CİTY  ( GOL VAR )

Manchester şehrinin mavi yakası lige fırtına gibi başladı.4 maçta 12 puan çıkarmasını bilen maviler 10 gol attılar ve kalelerinde hiç gol görmediler. Geçen sezonu formsuz geçiren Yaya ve Fernandinho'nun sezona mükemmel bir başlangıç yapmaları, Aguero'nun araya giren yaz tatilinden sonra gollerine kaldığı yerden devam etmesi, geçen sezon  stoper için hatrı sayılır bir ücrete Porto'dan alınan Mangala'nın bu sene Kompany ile iyi bir uyum yakalaması City'i şu anda ligin açık ara en formda takımı olmasını sağlayan etkenler. Tüm bunlara rağmen Otamendi ve Kevin de Bruyne transferleri olayı City için bambaşka bir boyuta getirdi.Bu sezon Avrupa'da en az yarı final bekliyorum kendilerinden.
Ev sahibi ekip ise 4 maçta 3 galibiyet, bir mağlubiyet alarak 9 puan ile City'nin hemen arkasında.Lige Norwich deplasmanında elde ettiği galibiyet ile başlayan C.Palace, daha sonra kendi evinde Arsenal'e 2-1 mağlup oldu.Bir sonraki hafta tekrardan evinde oynayan takım Aston Villa karşısında 2-1 galip geldi. 4. Haftada ise Mourinho'nun Chelsea'si karşısında Stanford Bridge'den zoru başararak 3 puan ile ayrıldılar.8 gol atıp 5 gol yediler.

Özet olarak Manchester City favori olarak gözükse de kesin kazanır diyemiyorum.Ama City'nin bu hafta ligdeki ilk golünü yiyeceğine emin sayılırım.Kolay gol bulduklarını da düşünürsek ve oranları da göz önünde bulundurursak en sağlıklı kararın '' karşılık gol var'' olduğunu düşünüyorum.

2.EVERTON-CHELSEA (2)

1 galibiyet ,2 beraberlik ve 1 mağlubiyetle  5 puan elde eden Liverpool ekibi puan tablosunda 9.sırada yer almakta.Milli maçlar öncesi Goodison Park'ta Tothenam ile yenişemeyen Everton ligdeki tek galibiyetini Southamptan'a karşı aldı. 5 gol atıp 4 gol yiyen mavilerin Londra'nın mavileri  Chelsea karşısında fazla bir etkinlik gösterebileceklerini düşünmüyorum açıkçası.

Son şampiyon Chelsea ise lige inanılmaz kötü başladı.İlk hafta kendi evinde Swansea ile berabere kalan maviler bir sonraki hafta Etihad Arena'da City kaşısında bozguna uğradı.Daha sonra West Bromwich karşısında aldıkları galibiyet ile az da olsa moral bulan Mou'nun öğrencileri, 4. hafta kendi evlerinde C.Palace karşısında şok bir mağlubiyet alarak taraftarlar arasında homurtuların artmasına neden oldu.Geçen sezonki şampiyon kadroyu Felipe Luis ve Drogba haricinde koruyan Chelsea, Pedro, Falcao ve Begovic transferleriyle gücüne güc kattı.Tüm bunlara rağmen takımın savunma hattında çok büyük problemler var.Başarısızlığın da en önemli sebebi kesinlikle bu. Geçtimiz sezonlarda harika bir uyum yakalayan Terry-Cahill bu sezon çok fazla aksamakta, Dünya'nın en iyi sağ beklerinden olan ( bence lahm ve zabaleta ile birlikte en iyi 3'de ) İvanovic çok ama çok formsuz.Courtois'in sakatlığı devam etmek de fakat Stoke City'den trasnfer edilen Begovic harika bir kaleci ve kendisini şimdilik aratmamakta. Hazard bildiğimiz Hazard. Kendisi için rahatlıkla süper star diyebiliriz.Pedro trasnferi adeta cuk diye oturdu.Mourinho bu tarz koşan, mücadele eden takım oyununa uygun golcü kanat oyuncularını çok sever. Bence Müller'den sonra en çok yakışacak oyuncuydu Chelsea'ye ve oldu.Costa'nın biraz silkinmesi lazım geçen sezonki başlangıcının çok çok uzağında.Son hafta gol bulan Falcao bu maçta şans bulur ve golünü atarsa kendisi ve bizler için çok iyi olur.Kaybettiği özgüvenini geri kazanırsa çok özlediğimiz gollerini bolca izleme şansı bulabiliriz.


Çok fazla laga lula yaptın kısa kes de sade de gel diyecek olursanız , ben bu maçta Chelsea'nin, Chelsea'den de ziyade '' winner '' Mourinho'nun puan kaybı yaşayacağını hiç ama hiç zannetmiyorum.Gönül rahatlığı ile yapıştırın ''2'' yi.



3.MANCHESTER UNİTED-LIVERPOOL (1)



Fergie'nin gidişinden sonra son iki sezondur hayal kırıklıkları ile boğuşan kırmızı şeytanlar sezona iki galibiyet ile başlayarak '' acaba mı '' dedirtti futbol severlere. Fakat daha sonra kendi sahasında Dünya'nın en saçma sapan takımı Newcastle ile barebere kalıp bir sonraki hafta Swansea deplasmanından, öne geçmesine rağmen 2-1 lik mağlubiyetle dönen Van Gaal'in ekibi bu hafta Old Trafford'da Liverpool karşısında mutlak galibiyet peşinde.Depay'in takıma müthiş bir uyum sağlaması, Rooney'in Bruge maçlarında ve Milli takım ile bulduğu goller sonrası yükselen formu, Dünya'nın en iyi orta sahalarından birisi olan Schweinsteiger'ın yavaş yavaş form tutmaya başlaması sonucu Manchester United'in kolay olmasa da Liverpool karşısında favori olmasını sağlıyor.. 



 Dramatik bir şekilde kaybedilen şampiyonluk, Suarez gibi bir insan üstü varlığın satışından gelen paranın çar çur edilmesi, Balotelli isimli gelmiş geçmiş en overrated futbolcudan mucize beklentisi ve doğal olarak elde edilen nur topu gibi bir hayal kırıklığı.Son iki sezonun özeti budur herhalde Liverpool için.Benteke ve Firmino transferleri ile kadroyu az da olsa güçlendiren Liverpool'un başı sakatlıklarla belada.Sturidge,Flanagan,Lallana,Henderson ve Allen'ın sakatlığı, Coutinho'nun ise kırmızı kart cezası Brandon Rodgers'in elini kolunu bağlamış durumda. İstenileni veremeyen Balotelli, Lampert ve Markovic'in gitmesinin yanı sıra,Sterling'in hocası ile yaşadığı sorunlar sorucu City'e satılması. Sturidge'nin iki sezondur bir türlü adam gibi iyileşememesi Liverpool'un hücum alternatiflerinin çok çok kısır olmasına sebebiyet veriyor. Takımda Benteke hariç ikinci bir satrafor yok. Hoş Aynı durum Manchester United için de geçerli ya, neyse.



Özet olarak, yarın ne olursa olsun keyif verici bir maç bizleri beklemekte.Çünkü müzesinde en fazla lig şampiyonluğu kupası bulunan iki takımın maçı. Kolay olmasa da Manchester United'ın bir şekilde galip geleceğini düşünüyorum.



4.GALATASARAY-MERSİN İDMANYURDU (GOL VAR)



Gelelim adı süper kendi vasat ligimize. Çok fazla analize,şuna buna gerek yok .Son hafta Konya deplasmanından beklenildiği üzere ( Aykut Kocaman faktörü) zorlanmadan dönen sarı kırmızılılar Mersin karşısında galibiyeti bir şekilde bulur.Ama kalesinde de mutlaka gol görür.Karşılıklı gol var ve galibiyet diyorum. Galibiyet daha banko gözükse de ben olsam oranın cazipliğinden dolayı Gol var oynarım.


Çok önemli not:Arkadaşlar lütfen ama lütfen, oranların iddaa'ya nazaran çok daha yüksek olmasına kapılıp yasa dışı bahis sitelerinden oynamayın. Bakın özellikle diyorum iddaa gibi bir site varken gidip de Tempobet gibi Bets10 gibi sitelerden medet ummayın.Mesala iddaa Gs maçında karşılıklı gol var için 1.45 lik oranı uygun görürken Tempobet ise 1.85 gibi bir oranı cazip görmüş.Galibiyetlerde ise 1.20 ye 1.45 gibi bir oran farkı var. İşte bunlar tamamen kandırmaca. Lütfen oyuna gelmeyelim!!!

Hadi eyvallah.Şansınız bol olsun. 

4 Eylül 2015 Cuma

VUR DE VURALIM ÖL DE ÖLELİM !


Oliver Kahn ve Mehmet Scholl ile birlikte çocukluğumun kahramanlarından birisi. Kendisini anlatmak için çok fazla süslü püslü cümleye gerek yok sanırım.Şimdilerde Guardiola'nın saçma sapan futbolcularla soytarıya çevirdiği Bayern Münih'in efsane kaptanı.Zamanında takındığı saldırgan tavırları, işçilere karşı yapmış olduğu faşizan açıklamalar ve eski takım arkadaşı Thomas Strunz'un eşi ile yaşamış olduğu ilişkiye rağmen hala güzel hatıralar ile hatırlanan übermensch.

3 Eylül 2015 Perşembe

NEVER BACK DOWN!

Arda arda ardaaaaaa ve top dışarıya  gidiyooooooorrrr. Selçuk vuruyoooooorrr ve gooooollllll...Futbolcuların adını art arda söyle ve son heceyi çılgınca uzat. Herhangi bir tespit, futbolcular hakkında bilgi vs. hiçbir şey yok. Demek ki gerek de yok. Çünkü kendisi, kendimi bildim bileli ısrarla maç anlatmakta. Biraz fazla abartıyomuşum gibi olacak ama sokaktan futbola biraz ilgili bir vatandaşı çevirin, yaklaşık 2 aylık bir eğitimden geçirin,  yemin ederim daha iyi maç anlatır.

Sırrı Süreyya Önder'in vaktiyle İdris Naim Şahin için '' Bakan İdris Naim Şahin, bu ülke için umut kaynağıdır.Çünkü İdris Naim Şahin içişleri bakanı olduysa ben de her şey olabilirim duygusu veriyor.''demişti.Aynı cümleyi ben de bu arkadaş için uyarlamak istiyorum.Eğer Melih Gümüşbıçak yıllardır bu ülkedeki önemli maçları anlatabiliyorsa biz de her şeyi yapabiliriz.Her şey olabiliriz.

DERS ALMAM DERS VERİRİM !

2016 Avrupa futbol şampiyonası elemeleri A grubu 7.maçlar öncesi grupta 8 puanla İzlanda, Çek Cumhuriyeti ve Hollanda'nın ardından 4.sırada yer alan A milli futbol takımı, Letonya karşısında sahaya coşkulu bir taraftar grubunun da etkisiyle mutlak üç puan parolasıyla çıktı.Fatih Terim'in sahaya sürdüğü onbir sürpriz olarak gözükse de kendisini tanıyanlar için gayet sıradan bir tercihti.

Maça etkili başlayan milli takım Volkan Şen ile girdiği üç tane mutlak posizyondan yararlanamadı.O toplar fileyle buluşsa bu yazının içeriği belki de farklı olabilirdi ama olmadı.Letonya zaman zaman Caner'in geride bıraktığı boşluğu kullanarak etkili olmaya çalışsa da çok da tehdit edemedi Volkan'ın koruduğu kaleyi.

İkinci yarıya her iki takımda oyuncu değişikliğine gitmeden başladı.Kısır geçen ilk 10 dakikanın ardından Terim 55. dakikada Volkan Şen'i oyundan alıp Umut Bulut'u sağaya sürdü, daha sonra 58.dakikada Gökhan Töre'yi çıkarıp yerine Şener Özbayraktar'ı alarak kendisinin çok sevdiği taktik olan 4-4-2'ye döndü. Bu değişikliklerin ardından Ozan orta sahaya Selçuk İnan'ın yanına, Şener ise kendi mevkisi olan sağ beke geçti.Sol kanada Arda, sağ kanada ise Hakan'ın geçmesinden sonra ileride Umut ve Burak ikilisi ile gol aramaya başladı A milliler.

AŞK NERDEN NEREYE?


1998 yazında taraftarın gönlünde apayrı bir yere sahip olan kara kıtanın yetiştirdiği en yetenekli  futbolculardan birisi olan Jay-Jay Okocha'nın 16.5 milyon dolar  gibi ciddi bir ücret karşılığında, şimdiki kadar şaşalı olmasa da Avrupa'nın güzide kulüplerinden biri olan Paris'e satılmasından sonra, daha sonraları Okocha'yı bile gölgede bırakacak bir performans sergileyecek olan  Elvir Baliç, Bursaspor'da sergilediği başarılı üç sezonun ardından sarı lacivertli kulübe 9.5 milyon euro gibi rekor bir ücret karşılığında imzayı atar.

1974 doğumlu süper solak, sırtına geçirdiği 11 numaralı çubuklunun hakkını verebilmek için zaten hali hazırda bulunan olağanüstü yeteneklerini disiplinli bir çalışma ile harmanlayarak 1998-1999 sezonunda tozu dumana katar.Viorel Moldovan ile kendisinin yakaladığı harika uyum sayesinde iyi bir çıkış yakalamasına rağmen, ne yazık ki Fenerbahçe, ezeli rakibi Galatasaray'ın üst üste üçüncü kez şampiyon olmasına engel olamaz ve diğer rakibi Beşiktaş'ın ardından ligi üçü tamamlar. Avrupa'da, biraz tercübe biraz da şanssızlık eseri  dönemim yıldızlar karması, Ancelotti'nin Parma'sına İtalya'da 3-1 sona eren mücadelenin ardından elenerek uefa kupasına veda eder. Zaten o Parma sene sonunda mutlu sona ulaşır.

2 Eylül 2015 Çarşamba

VALLAHİ MİLAN'I ÖZLEDİK!


Dün gece saatler gece yarısını gösterdiğinde 2015-2016 sezonu için yaz transfer sezonu da son bulmuş oldu.Ülkemizde ve Avrupa'nın üst düzey liglerinde gerçekleşen transferler futbol severlerin maçtan yoksun geçen sıcak aylarda futbol adına tek eğlencesiydi.Kimi takımlar gücüne güç katarken kimileri ise mütevazi transferler yaparak veya elindeki futbolcuları kaybederek yeni sezona değişim geçirerek başlamış oldular.

AC MiLAN...Avrupa'nın Real Madrid'den sonraki en başarılı futbol takımı olan bu dev çınar son yıllarda eski gücünden çok uzak.Kendi klasmanındaki takımlar her yaz döneminde büyük paralar saçarak sansasyonel transferlere imza atıp kadrolarını güçlendirirken, Milan taraftarı ise olan biteni yaşlı gözlerle izlemekle yetiniyor.Genel olarak Seria a takımları eski güçlerinden çok uzakda olsalar da yine de bir takım hamlelerle piyasada tutunmak için savaş veriyorlar.

KAOS



Eylül 2013...  Ünal Aysal'ın başkan seçilmesi ve Fatih Terim'in tekrardan takımın başına geçmesinden sonra, 3 Temmuz darbesi yemiş ve yerle bir olmasa da çok ağır bir yara almış ezeli rakiplerinin zayıflığını da fırsata çeviren sarı kırmızılı ekip  ilk önce Muslera,Elmander,Eboue,Melo,Selçuk İnan gibi yeni transferlerle müthiş bir hava yakalayarak 2012 Mayıs'ında hem de Şükrü Saraçoğlu stadyumunda 18.şampiyonluğu müzesine götürdü.Ertesi sezon Sneijder ve Drogba gibi iki Dünya yıldızını da kadrolarına katan Fatih'in aslanları şampiyonlar liginde Burak Yılmaz'ın olağanüstü performansıyla çeyrek finale yükselme başarısı gösterip Arena'da Dünya'nın en büyük takımı Real Madrid'e kök söktürmesine rağmen Avrupa macerasına son verdi.Yıl sonunda üst üste 2.kez Fenerbahçe'nin önünde şampiyon tamamlamasını bilen aslanlar, yeni sezona da Drogba'nın uzatma dakikalarında attığı kafa golü ile Fenerbahçe'nin elinden aldıkları Süper kupa ile moralli başlamayı bildiler.

1 Eylül 2015 Salı

NE OLACAK BU FENER'İN HALİ?



Ne olacak bu Fener'in hali... Deyim olarak sözlüklerde yerini almasının vakti geldi de geçiyor bile.Bu toprakların insanı ve Fenerbahçe var olmaya devam ettiği sürece ağızlardan düşmeyecek olan soru.Bir nevi sitem...Bu sitem öyle bir sitemdir ki ne kazanılan şampiyonluklar ne de kupalar bu sitemin sonunu getirememiştir ve getiremeyecektir.Belki de Fenerbahçe'nin bu derece sevilmesinin nedeni de bu dramda gizlidir, ne dersiniz? 


2015, Mayıs. Bu yakarışı işiten bir İtalyan adeta kurtarıcı edasıyla İstanbul'a ayak basar.Amaç ezeli rakibe kaptırılan dördüncü yıldızın acısını hafifletmek, bir nevi  dram filmlerine esin kaynağı olabilecek bu köklü kulübün suratına iki üç tokat yapıştırıp kendisine gelmesini sağlamak.